Müsilaj tartışması: ‘Marmara’da av dönemi ertelensin’ Marmara Denizi’nde yüzeyden temizlenen müsilaj, 20-30 metre derinlikte varlığını sürdürürken, “Marmara Denizi’nde av dönemi ertelenmeli mi?” tartışması başladı. Balıkçılık faaliyetinin kısmen durdurulması gerektiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknoloji ve İdaresi Ana bilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Firdevs Saadet Karakulak, “Müsilaj denizlerdeki canlı hayatını tehdit etmekte. Bu niçinle balıklar ve öbür deniz canlıları gerilim altına girmiş durumda ve balık göçleri kelam konusu. Bu gerilimli ortamda balıkçılık faaliyetinin yapılmasının bilimsel olarak yanlışsız olmadığını düşünüyorum. Bu niçinle balıkçılık faaliyeti kısmen durdurulabilir” dedi.
Prof. Dr. Karakulak, kelamlarına şöyle devam etti: “Marmara Denizi’nin balıkçılığını küçük ölçekli balıkçılık kümesi oluşturmakta. Bu balıkçı kümesi bilhassa müsilaj hadisesinden dolayı büyük bir mağduriyet yaşadı. Bu niçinle bu mağduriyet ekonomik manada giderilmeli. Balıkçıların bir kısmı faaliyetlerinin devam etmesini isterken, başka bir kısmıysa balıkçılık faaliyetlerinin durdurulmasını talep ediyor. Balıklar şu an Karadeniz ve Ege Denizi’ne göç yapma eğiliminde. Kalan balıklarsa gerilim altında ve nereye göç edeceklerini şaşırmış vaziyette. Bu durumda balıkçılık faaliyeti ve avcılık baskısı oluşturulması hakikat bir yaklaşım değil. En azından 1 Eylül ve 15 Nisan ortası balıkçılık kısmen durdurulması lazım.”
PROF. MUSTAFA SARI: SORUN BALIKÇILARDAN KAYNAKLANMADI
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı da, “Bizim şu an acil bir biçimde sürdürülebilir balıkçılık idaresine geçmek için plan yapmamız gerek. Bu planı yaparken tüm tarafların bir ortaya gelmesi gerekir. Öncelik Marmara Denizi’nin etrafında balıkçılık idaresi çalışan akademisyenlerin bir ortaya gelmesi lazım. hem de balıkçı temsilcileri de bu süreçlerin ortasında bulunmalı. bu biçimdece sürdürülebilir balıkçılığın temel prensiplerini belirleyip bundan daha sonra Marmara Denizi’nde neler yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor” sözlerini kullandı.
Sürdürülebilir balıkçılık faaliyetinden bahseden Prof. Dr. Sarı, “Canlı kaynaklar, her yıl üreme ve büyümeyle balık stoklarında aşikâr bir artış meydana getiriyor. Şayet bu artış kadar avcılık yaparsak bu biçimde sürdürülebilir balıkçılık yapmış oluyoruz. Olaya bir periyotluk bakmamak lazım. 1 Eylül’de balıkçılık özgür olsun mu? Yoksa olmasın mı? Hususumuz bu değil. Müsilaj balıkçılar yüzünden ortaya çıkmadı. O yüzden müsilajın tek sorumlusu balıkçılar değil. ötürüsıyla avcılığı kapatalım. Müsilaj çözülsün diye bir şey yok” dedi.
‘MARMARA DENİZİ’NDE BALIKÇILIĞA KAPALI ALANLAR OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR’
Balıkçıların denizi fazlaca uygun tanıdığını söyleyen İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek ise, “40 bin tona yakın ürememiş küçük uzunluktaki balıklar avlanıyor ve satışa sunulmayacak uzunlukta olduğu için balık unu fabrikalarına gidiyor. Bu durum Marmara Denizi’nin pelajik sisteminin çökmesi demek. Bu çökmenin gerisinde jelimsi canlılarda artış yaşanmaya başlıyor. Dengeyi sağlayabilmek için küçük balıkları avlamamamız lazım. Özellik balıkların gelişim alanlarında avcılığın durdurulması gerekiyor. Marmara Denizi’nde üst su kütlesi kendini epeyce süratli yeniliyor, o yüzden bir ya da iki devir balıkçılık faaliyetinin durdurulması gerekir. bir daha dengeyi sağlayabilmek için Marmara Denizi’nde balıkçılığa kapalı alanlar oluşturmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘MADDİ DAYANAK SAĞLANMALI’
Marmara Denizi’nde balıkçılığın kısmen durdurulmasının yanlışsız bir karar olmadığını belirten İstanbul Bölgesi Su Eserleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜRKOOP) Lideri Erdoğan Kartal, “Marmara Denizi’nde balıkçılığın bir dönem durdurulması bizler için yanlışsız bir karar olmaz. Balıkçılar bu mühlet içerisinde ne yapacak? Balıkçıya bir maddi dayanak sağlanması gerekir. Marmara Denizi’ni balıkçılığa kapattığımız vakit bir sürü mağdur yaratmış oluruz. Bu da hiç kimsenin yararına olmaz” sözlerini kullandı.
40 yıldır balıkçılık yapan Ramazan Dereli ise “Balıkçılığın bir dönem kapatılması bizi mağdur eder. Bu kapanmanın balıkçı için hayli ağır bir bedeli olur. Şu an Marmara Denizi’ne kayıtlı 4- 5 bin kayıtlı balıkçı bulunmakta. Her teknede 50- 60 tane çalışan kişi var. Bu niçinle dönemin durdurulmasının fazlaca hakikat bir karar olacağını sanmıyorum” dedi. (DHA)
Prof. Dr. Karakulak, kelamlarına şöyle devam etti: “Marmara Denizi’nin balıkçılığını küçük ölçekli balıkçılık kümesi oluşturmakta. Bu balıkçı kümesi bilhassa müsilaj hadisesinden dolayı büyük bir mağduriyet yaşadı. Bu niçinle bu mağduriyet ekonomik manada giderilmeli. Balıkçıların bir kısmı faaliyetlerinin devam etmesini isterken, başka bir kısmıysa balıkçılık faaliyetlerinin durdurulmasını talep ediyor. Balıklar şu an Karadeniz ve Ege Denizi’ne göç yapma eğiliminde. Kalan balıklarsa gerilim altında ve nereye göç edeceklerini şaşırmış vaziyette. Bu durumda balıkçılık faaliyeti ve avcılık baskısı oluşturulması hakikat bir yaklaşım değil. En azından 1 Eylül ve 15 Nisan ortası balıkçılık kısmen durdurulması lazım.”
PROF. MUSTAFA SARI: SORUN BALIKÇILARDAN KAYNAKLANMADI
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı da, “Bizim şu an acil bir biçimde sürdürülebilir balıkçılık idaresine geçmek için plan yapmamız gerek. Bu planı yaparken tüm tarafların bir ortaya gelmesi gerekir. Öncelik Marmara Denizi’nin etrafında balıkçılık idaresi çalışan akademisyenlerin bir ortaya gelmesi lazım. hem de balıkçı temsilcileri de bu süreçlerin ortasında bulunmalı. bu biçimdece sürdürülebilir balıkçılığın temel prensiplerini belirleyip bundan daha sonra Marmara Denizi’nde neler yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor” sözlerini kullandı.
Sürdürülebilir balıkçılık faaliyetinden bahseden Prof. Dr. Sarı, “Canlı kaynaklar, her yıl üreme ve büyümeyle balık stoklarında aşikâr bir artış meydana getiriyor. Şayet bu artış kadar avcılık yaparsak bu biçimde sürdürülebilir balıkçılık yapmış oluyoruz. Olaya bir periyotluk bakmamak lazım. 1 Eylül’de balıkçılık özgür olsun mu? Yoksa olmasın mı? Hususumuz bu değil. Müsilaj balıkçılar yüzünden ortaya çıkmadı. O yüzden müsilajın tek sorumlusu balıkçılar değil. ötürüsıyla avcılığı kapatalım. Müsilaj çözülsün diye bir şey yok” dedi.
‘MARMARA DENİZİ’NDE BALIKÇILIĞA KAPALI ALANLAR OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR’
Balıkçıların denizi fazlaca uygun tanıdığını söyleyen İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek ise, “40 bin tona yakın ürememiş küçük uzunluktaki balıklar avlanıyor ve satışa sunulmayacak uzunlukta olduğu için balık unu fabrikalarına gidiyor. Bu durum Marmara Denizi’nin pelajik sisteminin çökmesi demek. Bu çökmenin gerisinde jelimsi canlılarda artış yaşanmaya başlıyor. Dengeyi sağlayabilmek için küçük balıkları avlamamamız lazım. Özellik balıkların gelişim alanlarında avcılığın durdurulması gerekiyor. Marmara Denizi’nde üst su kütlesi kendini epeyce süratli yeniliyor, o yüzden bir ya da iki devir balıkçılık faaliyetinin durdurulması gerekir. bir daha dengeyi sağlayabilmek için Marmara Denizi’nde balıkçılığa kapalı alanlar oluşturmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘MADDİ DAYANAK SAĞLANMALI’
Marmara Denizi’nde balıkçılığın kısmen durdurulmasının yanlışsız bir karar olmadığını belirten İstanbul Bölgesi Su Eserleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜRKOOP) Lideri Erdoğan Kartal, “Marmara Denizi’nde balıkçılığın bir dönem durdurulması bizler için yanlışsız bir karar olmaz. Balıkçılar bu mühlet içerisinde ne yapacak? Balıkçıya bir maddi dayanak sağlanması gerekir. Marmara Denizi’ni balıkçılığa kapattığımız vakit bir sürü mağdur yaratmış oluruz. Bu da hiç kimsenin yararına olmaz” sözlerini kullandı.
40 yıldır balıkçılık yapan Ramazan Dereli ise “Balıkçılığın bir dönem kapatılması bizi mağdur eder. Bu kapanmanın balıkçı için hayli ağır bir bedeli olur. Şu an Marmara Denizi’ne kayıtlı 4- 5 bin kayıtlı balıkçı bulunmakta. Her teknede 50- 60 tane çalışan kişi var. Bu niçinle dönemin durdurulmasının fazlaca hakikat bir karar olacağını sanmıyorum” dedi. (DHA)