Alevi örgütleri alanlardan seslendi: Mecburî din dersleri kaldırılsın Alevi Örgütleri, mecburî din dersine karşı İstanbul Kadıköy’de bir ortaya geldi. “Demokrasi ve laiklik” mitingine siyasi parti temsilcileri, Alevi örgütleri liderleri, Alevi dedeleri ve yüzlerce kişi katıldı. Aleviler, “Tekçi, cinsiyetçi, ötekileştirici, laik olmayan, bilimden uzak ve asimilasyoncu eğitime hayır” talebinde bulundu.
Açıklamada “Zorunlu din dersleri kaldırılsın”, “Okul öncesi din dayatması kabul edilemez” ve “Eşit yurttaşlık hakkı tanınsın, diyanet lağvedilsin”, “Cemevleri ibadethanemizidir”, “Dergahlarımızı istiyoruz, “Parasız, bilimsel anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” pankartları açıldı. Açıklamaya katılanlar sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Tarikat cemaat istemiyoruz” sloganı attı.
Aktiflik daha sonrası dağılan kitlenin içinden bulunan 3 genç “örgüt propagandası” yaptıkları nedeni öne sürülerek gözaltına alındı.
‘ALEVİ İNANCINA YÖNELİK ASİMİLASYON VE AYRIMCILIK SİYASETLERİNE HER GÜN BİR YENİSİ EKLENİYOR’
Miting Alevi sanatkarların seslendirdiği ezgilerle başladı. Seslendirilen müziklerin akabinde mitinge katılan kurumlar ismine hazırlanan ortak açıklama okundu. Demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü, adalet ve eşitliği isteyenlerin bugün Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Halklar ve inançlar kimlikleri, lisanları, kültürleri, inançları ötürüsıyla asimilasyona uğruyor. Alevilerin bu ülkede maruz kaldığı zulmün fotoğrafı misali, devlet temsilcileri inançların kutsalına saldırarak, silahla fotoğraf vermekten geri durmuyor. Alevilerin inanç merkezleri olan Cemevleri ibadethane değil, ticarethane ve konut statüsü kapsamında tutulup Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık siyasetlerine her gün bir yenisi ekleniyor” denildi.
Yaşanılan çağda üniversal kıymetlerle kuşatılıp bilim yuvaları haline getirilmesi gereken okulların gerici bir kuşatma altında olduğuna değinilen açıklamada, şu tabirlere yer verildi: “Eğitimin gayesi bireyin kendi yeteneklerini keşfedip bunu geliştirmesini sağlayıp, düşünmeyi, sorgulamayı öğretmek, kendine güvenen bireyler yetiştirmektir. 1950’lerden itibaren okullarda seçmeli olarak uygulanan din dersleri, ABD takviyeli 12 Eylül faşist darbesinin şefleri tarafınca hazırlanan 1982 Anayasası ile mecburî hale getirildi. Darbe daha sonrası kurulan sağ iktidarlar, tekçi, asimilasyoncu, inkârcı, cinsiyetçi eğitim sistemi inşa edip bunun üzerinden yükseldiler. bir daha tarikatçı vakıfların isteğiyle seçmeli dersler ismi altında 4 tane daha dinî içerikli ders, müfredatta zarurî hale getirildi. Hükümet bununla da yetinmedi, 1-3 Aralık 2021’de Ulusal Eğitim Şura Toplantısı’nda 4-6 yaşındaki anaokulu çocuklarına da din dersi verilmesi tavsiye edildi. Biz biliyoruz ki, karşı çıkmazsak bu yalnızca tavsiye karar olarak kalmayıp, 3 Mart’ta Ulusal Eğitim Bakanlığı tarafınca katılaşmış olarak karşımıza çıkacak.”
‘EVRENSEL ÇOCUK HAKLARI’NA UYGUN OLMADIĞI ÜZERE LAİKLİĞE DE AYKIRI’
Alınan sonucun, “Çocuğun Üstün Yararı” prensibine ters olduğuna yer verilen açıklamanın devamında, “Başta Aleviler olmak üzere farklı inançta yahut dini inancı olmayan milyonlarca insanın çocuklarının asimilasyonunu hedefleyen, beraberinde pedagojik manada da çocuğun sağlıklı gelişmenine ket vuran bir karardır. 4-6 yaş ortası çocuklara din dersi vermek, somut düşünme kademesinde olan çocuğun dünyasını soyut kavramlar ile alt üst etmektir ve insan haklarına alışılmamıştır. hiç bir inanç küçük çocuklara empoze edilemez. Bu tavsiye sonucu, 4-6 yaş ortası çocuğun gelişim düzebir daha, Üniversal Çocuk Hakları’na uygun olmadığı üzere laikliğe de terstir. Çocuklar kimsenin siyasi gereci değildir. Çocuklar bu toplumun özneleridir. Ulusal Eğitim Şûrası sonucunı geri çekin” denildi.
Her düzeydeki mecburî din derslerinin, kelamda seçmeli olanlar da dâhil kaldırılması gerektiğine yer verilen açıklamada, “Milli Eğitim Şuraları demokratik ve bağımsız bir müşavere heyetine dönüştürülmeli, bu şuralarda toplumun her kesiti temsil edilmelidir. Eğitim ile ilgili kararlar, bilim insanları ve pedagogların öncülüğünde, toplumun sosyolojik yapısını da dikkate alarak oluşan bağımsız heyetlerce alınmalıdır. Laiklik yalnızca din ve devlet işlerinin ayrılması değil, insan onurunu, tüm hak ve özgürlükleri muhafazanın, çoğulcu demokrasinin ön şartıdır. Tekçi, cinsiyetçi, ötekileştirici, laik olmayan, bilimden uzak ve asimilasyoncu eğitime hayır! Bilimsel, demokratik, laik, anadilinde bir eğitim ve eşit yurttaşlık istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği istiyoruz!” sözleri kullanıldı.
Eğitim Sen MYK üyesi Sinan Muşlu, AK Parti’nin iktidarda 20 yılını geçirdiğini belirterek, “AKP senelerca toplumdaki problemleri bitirecekmiş üzere davranıp lakin tüm problemleri derinleştirmiştir. Ulusal Eğitim artık tarikatlar ve Diyanet İşleri Bakanlığı tarafınca yönetilmektedir. Bizlere düşen bu sistemi onarmak değil büsbütün değiştirmektir. Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmeli, mecburî din dersleri kaldırılmalıdır. Ötekileştiren tüm halkaları gorerek onlarla birleşerek çabayı büyütmeliyiz” dedi.
Konuşmaların akabinde çalınan müzikler eşliğinde halaylar çekildi. (MA)
Açıklamada “Zorunlu din dersleri kaldırılsın”, “Okul öncesi din dayatması kabul edilemez” ve “Eşit yurttaşlık hakkı tanınsın, diyanet lağvedilsin”, “Cemevleri ibadethanemizidir”, “Dergahlarımızı istiyoruz, “Parasız, bilimsel anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” pankartları açıldı. Açıklamaya katılanlar sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Tarikat cemaat istemiyoruz” sloganı attı.
Aktiflik daha sonrası dağılan kitlenin içinden bulunan 3 genç “örgüt propagandası” yaptıkları nedeni öne sürülerek gözaltına alındı.
‘ALEVİ İNANCINA YÖNELİK ASİMİLASYON VE AYRIMCILIK SİYASETLERİNE HER GÜN BİR YENİSİ EKLENİYOR’
Miting Alevi sanatkarların seslendirdiği ezgilerle başladı. Seslendirilen müziklerin akabinde mitinge katılan kurumlar ismine hazırlanan ortak açıklama okundu. Demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü, adalet ve eşitliği isteyenlerin bugün Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Halklar ve inançlar kimlikleri, lisanları, kültürleri, inançları ötürüsıyla asimilasyona uğruyor. Alevilerin bu ülkede maruz kaldığı zulmün fotoğrafı misali, devlet temsilcileri inançların kutsalına saldırarak, silahla fotoğraf vermekten geri durmuyor. Alevilerin inanç merkezleri olan Cemevleri ibadethane değil, ticarethane ve konut statüsü kapsamında tutulup Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık siyasetlerine her gün bir yenisi ekleniyor” denildi.
Yaşanılan çağda üniversal kıymetlerle kuşatılıp bilim yuvaları haline getirilmesi gereken okulların gerici bir kuşatma altında olduğuna değinilen açıklamada, şu tabirlere yer verildi: “Eğitimin gayesi bireyin kendi yeteneklerini keşfedip bunu geliştirmesini sağlayıp, düşünmeyi, sorgulamayı öğretmek, kendine güvenen bireyler yetiştirmektir. 1950’lerden itibaren okullarda seçmeli olarak uygulanan din dersleri, ABD takviyeli 12 Eylül faşist darbesinin şefleri tarafınca hazırlanan 1982 Anayasası ile mecburî hale getirildi. Darbe daha sonrası kurulan sağ iktidarlar, tekçi, asimilasyoncu, inkârcı, cinsiyetçi eğitim sistemi inşa edip bunun üzerinden yükseldiler. bir daha tarikatçı vakıfların isteğiyle seçmeli dersler ismi altında 4 tane daha dinî içerikli ders, müfredatta zarurî hale getirildi. Hükümet bununla da yetinmedi, 1-3 Aralık 2021’de Ulusal Eğitim Şura Toplantısı’nda 4-6 yaşındaki anaokulu çocuklarına da din dersi verilmesi tavsiye edildi. Biz biliyoruz ki, karşı çıkmazsak bu yalnızca tavsiye karar olarak kalmayıp, 3 Mart’ta Ulusal Eğitim Bakanlığı tarafınca katılaşmış olarak karşımıza çıkacak.”
‘EVRENSEL ÇOCUK HAKLARI’NA UYGUN OLMADIĞI ÜZERE LAİKLİĞE DE AYKIRI’
Alınan sonucun, “Çocuğun Üstün Yararı” prensibine ters olduğuna yer verilen açıklamanın devamında, “Başta Aleviler olmak üzere farklı inançta yahut dini inancı olmayan milyonlarca insanın çocuklarının asimilasyonunu hedefleyen, beraberinde pedagojik manada da çocuğun sağlıklı gelişmenine ket vuran bir karardır. 4-6 yaş ortası çocuklara din dersi vermek, somut düşünme kademesinde olan çocuğun dünyasını soyut kavramlar ile alt üst etmektir ve insan haklarına alışılmamıştır. hiç bir inanç küçük çocuklara empoze edilemez. Bu tavsiye sonucu, 4-6 yaş ortası çocuğun gelişim düzebir daha, Üniversal Çocuk Hakları’na uygun olmadığı üzere laikliğe de terstir. Çocuklar kimsenin siyasi gereci değildir. Çocuklar bu toplumun özneleridir. Ulusal Eğitim Şûrası sonucunı geri çekin” denildi.
Her düzeydeki mecburî din derslerinin, kelamda seçmeli olanlar da dâhil kaldırılması gerektiğine yer verilen açıklamada, “Milli Eğitim Şuraları demokratik ve bağımsız bir müşavere heyetine dönüştürülmeli, bu şuralarda toplumun her kesiti temsil edilmelidir. Eğitim ile ilgili kararlar, bilim insanları ve pedagogların öncülüğünde, toplumun sosyolojik yapısını da dikkate alarak oluşan bağımsız heyetlerce alınmalıdır. Laiklik yalnızca din ve devlet işlerinin ayrılması değil, insan onurunu, tüm hak ve özgürlükleri muhafazanın, çoğulcu demokrasinin ön şartıdır. Tekçi, cinsiyetçi, ötekileştirici, laik olmayan, bilimden uzak ve asimilasyoncu eğitime hayır! Bilimsel, demokratik, laik, anadilinde bir eğitim ve eşit yurttaşlık istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği istiyoruz!” sözleri kullanıldı.
Eğitim Sen MYK üyesi Sinan Muşlu, AK Parti’nin iktidarda 20 yılını geçirdiğini belirterek, “AKP senelerca toplumdaki problemleri bitirecekmiş üzere davranıp lakin tüm problemleri derinleştirmiştir. Ulusal Eğitim artık tarikatlar ve Diyanet İşleri Bakanlığı tarafınca yönetilmektedir. Bizlere düşen bu sistemi onarmak değil büsbütün değiştirmektir. Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmeli, mecburî din dersleri kaldırılmalıdır. Ötekileştiren tüm halkaları gorerek onlarla birleşerek çabayı büyütmeliyiz” dedi.
Konuşmaların akabinde çalınan müzikler eşliğinde halaylar çekildi. (MA)