Polis ablukasında ‘barınamıyoruz’ açıklaması Ege Üniversitesi’nde basın açıklaması yapan öğrenciler barınma sıkıntılarının çözülmesini istedi. “Üniversite öğrencileri olarak fahiş kira fiyatları ve niteliksiz, yetersiz, cinsiyetçi KYK yurtlarına karşı günlerdir sokaklardayız” diyen öğrenciler taleplerini sıraladı.
“Sırtımızda birer battaniyeyle bulunduğumuz kentlerin banklarında uyuyoruz. Bugün de üniversitemizin önünden sesimizi yükseltiyoruz” diyen öğrencilerin açıklamalarından bir kısım şöyleki:
KİRALAR FAHİŞ, EVSİZ KALDIK: 2 yıla yakın süren pandemi süreciyle niteliksiz online eğitime mecbur bırakıldık. Akabinde başvurduğumuz KYK yurtlarında 10 bininci yedekte kaldık. Fahiş kira meblağları ile evsiz kaldık. Birtakım arkadaşlarımız tüm bu niçinlerle kayıt dondurmak zorunda kaldı. Kazandığımız okulların bulunduğu kentlere gelemediler. Bizlere palavra söylüyorlar diyenler bilsinler ki: Önünde bulunduğumuz Ege Üniversitesi’nde okuyan öğrenci sayısı 65 bin iken, üniversite ortasında bulunan yurdun kapasitesi 3.806 şahısla hudutlu. İzmir’de okuyan 200 bin üniversite öğrencisi varken, İzmir’deki KYK yurtlarının yatak sayısı 16 bin ile hudutlu. bununla birlikte bu yurtlar inançlı değil. Daha geçtiğimiz yıl Ege Üniversitesi yerleşkesinin ortasındaki yurdun önünde bir erkek üniversiteli bayanları taciz etti. Yurt yollarında ışıklandırma yok.
HATALI ÖĞRENCİ DEĞİL: Biz tam da bu dataların gerçekliğini yaşayanlarız. Barınamadığımız üzere geçinemiyoruz ve inançta değiliz. Akşamları ne yiyeceğimizi kara kara düşünüp boş buzdolabına bakarken öğrenciye makarnayı reva goren, geçimimiz üzerinden çay-simit hesabı yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. Her yıl elektrik, su, doğalgaz, internet, ulaşım üzere zorunlu gereksinimlerimize artırım yapılırken yaşamamız ve eğitimimizi sürdürmemiz bekleniyor, günde 10 saat düşük fiyatlı ve garantisiz işlerde kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyoruz. tıpkı vakitte niteliksiz bir eğitim sistemiyle cebelleşmek gayreti içerisindeyken, geleceğimiz için çabalarken okullarımız hem içerik bakımından tıpkı vakitte sınıfları, laboratuvarları vb. alanlarının uzman olmayışı ve yetersizliği ile bilgiye ulaşım ve tahsil sürecinde bizlere bütün bunlar yetmezmiş üzere ayrıyeten bir mahzur oluşturuyor, dünya ortalamasındaki tablolar da bunun en net göstergesidir, bu durumda hatalı öğrenci değil sistemin kendisidir.
AİLELERİMİZ POLİS TARAFINDAN ARANDI: Üniversite öğrencileri olarak temel hak çabamız için yola çıkıp memleketin biroldukca kentinde sokaklarda, parklarda kalmaya başladık. Devletin bize hayat diye sunduğu da bundan epeyce farklı değildi aslına bakarsan. Nöbetimizin başladığı birinci günden itibaren polis tarafınca ailelerimiz arandı ve aranmaya devam ediyor. Ailelerimize “Çocuğunuzu gelip almazsanız gözaltı yapacağız” ya da “çocuğunuza dikkat edin terör olaylarına karışıyor” dendi. Akabinde nöbetimizin 8. gününde İzmir ve İstanbul’da yaklaşık 80 üniversiteli barınamıyoruz, geçinemiyoruz dediği için azap ile gözaltına alındı. Gözaltı öne sürülen nedenini öğrenmek yasal hakkımız iken, gözaltı öne sürülen sebebini sorduğumuzda “boş verin artık bunları ” üzere akıl ve hukuk dışı açıklamalarla karşı karşıya kaldık. Gözaltına alınırken bir arkadaşımızın parmağı kırıldı. Akabinde İzmir’de gdolayıldüğümüz hastane önünde karşıt kelepçe ile yerlerde sürüklendik, tekmelendik. Bizleri yasal taleplerimizden dolayı gaye gösterenler ve ailelerimiz üzerinden baskı kurup çabamızdan vazgeçirmeye çalışanlar bizim yalnızca 127 kişi değil, milyonlar olduğumuzdan haberdar değiller. Tüm bunların sarsılmakta olan iktidarın dehşetinin yansıması olduğunu biliyoruz. Bir insanın temel hakkı olan barınma hakkımız için sokaklardayız ve gayretimizi büyütüyoruz. Vazgeçmeye niyetimiz yok.
BURS VE KREDİLER YÜKSELTİLSİN: Biliyoruz ki: Bunlar “sözde öğrenci” diyenler, bizlere 650 TL’lik geri ödemeli kredilerle geçinmemizi bekleyenlerdir. Bunlar “terörist” diyenler, bizleri 1500 tl kira vermeye mecburî bırakanlardır. Bunların yurdu var diyenler, bizleri yurtsuz bırakanlardır. Bunları söyleyenler vergilerimizle yüksek ve bir kaç maaş birden alanlar, saraylardan geçinme ve tasarruf tekliflerinde bulunanlar, makam araçlarıyla, uçaklarıyla bizlere “650 lira elinize gözünüze dursun” diyenlerdir. Tüm bunlara rağmen, taleplerimiz açık ve nettir: Özel yurtlar kamulaştırılsın, öğrencilere açılsın. Kiralara üst hudut getirilsin. Öğrenci bursları ve kredileri yükseltilsin. Devlet yurtlarının sayısı ve niteliği arttırılsın. Tarikat ve cemaat yurtları kamulaştırılsın. Atıl durumda olan devlet daireleri yurt yapılsın. (HABER MERKEZİ)
“Sırtımızda birer battaniyeyle bulunduğumuz kentlerin banklarında uyuyoruz. Bugün de üniversitemizin önünden sesimizi yükseltiyoruz” diyen öğrencilerin açıklamalarından bir kısım şöyleki:
KİRALAR FAHİŞ, EVSİZ KALDIK: 2 yıla yakın süren pandemi süreciyle niteliksiz online eğitime mecbur bırakıldık. Akabinde başvurduğumuz KYK yurtlarında 10 bininci yedekte kaldık. Fahiş kira meblağları ile evsiz kaldık. Birtakım arkadaşlarımız tüm bu niçinlerle kayıt dondurmak zorunda kaldı. Kazandığımız okulların bulunduğu kentlere gelemediler. Bizlere palavra söylüyorlar diyenler bilsinler ki: Önünde bulunduğumuz Ege Üniversitesi’nde okuyan öğrenci sayısı 65 bin iken, üniversite ortasında bulunan yurdun kapasitesi 3.806 şahısla hudutlu. İzmir’de okuyan 200 bin üniversite öğrencisi varken, İzmir’deki KYK yurtlarının yatak sayısı 16 bin ile hudutlu. bununla birlikte bu yurtlar inançlı değil. Daha geçtiğimiz yıl Ege Üniversitesi yerleşkesinin ortasındaki yurdun önünde bir erkek üniversiteli bayanları taciz etti. Yurt yollarında ışıklandırma yok.
HATALI ÖĞRENCİ DEĞİL: Biz tam da bu dataların gerçekliğini yaşayanlarız. Barınamadığımız üzere geçinemiyoruz ve inançta değiliz. Akşamları ne yiyeceğimizi kara kara düşünüp boş buzdolabına bakarken öğrenciye makarnayı reva goren, geçimimiz üzerinden çay-simit hesabı yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. Her yıl elektrik, su, doğalgaz, internet, ulaşım üzere zorunlu gereksinimlerimize artırım yapılırken yaşamamız ve eğitimimizi sürdürmemiz bekleniyor, günde 10 saat düşük fiyatlı ve garantisiz işlerde kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyoruz. tıpkı vakitte niteliksiz bir eğitim sistemiyle cebelleşmek gayreti içerisindeyken, geleceğimiz için çabalarken okullarımız hem içerik bakımından tıpkı vakitte sınıfları, laboratuvarları vb. alanlarının uzman olmayışı ve yetersizliği ile bilgiye ulaşım ve tahsil sürecinde bizlere bütün bunlar yetmezmiş üzere ayrıyeten bir mahzur oluşturuyor, dünya ortalamasındaki tablolar da bunun en net göstergesidir, bu durumda hatalı öğrenci değil sistemin kendisidir.
AİLELERİMİZ POLİS TARAFINDAN ARANDI: Üniversite öğrencileri olarak temel hak çabamız için yola çıkıp memleketin biroldukca kentinde sokaklarda, parklarda kalmaya başladık. Devletin bize hayat diye sunduğu da bundan epeyce farklı değildi aslına bakarsan. Nöbetimizin başladığı birinci günden itibaren polis tarafınca ailelerimiz arandı ve aranmaya devam ediyor. Ailelerimize “Çocuğunuzu gelip almazsanız gözaltı yapacağız” ya da “çocuğunuza dikkat edin terör olaylarına karışıyor” dendi. Akabinde nöbetimizin 8. gününde İzmir ve İstanbul’da yaklaşık 80 üniversiteli barınamıyoruz, geçinemiyoruz dediği için azap ile gözaltına alındı. Gözaltı öne sürülen nedenini öğrenmek yasal hakkımız iken, gözaltı öne sürülen sebebini sorduğumuzda “boş verin artık bunları ” üzere akıl ve hukuk dışı açıklamalarla karşı karşıya kaldık. Gözaltına alınırken bir arkadaşımızın parmağı kırıldı. Akabinde İzmir’de gdolayıldüğümüz hastane önünde karşıt kelepçe ile yerlerde sürüklendik, tekmelendik. Bizleri yasal taleplerimizden dolayı gaye gösterenler ve ailelerimiz üzerinden baskı kurup çabamızdan vazgeçirmeye çalışanlar bizim yalnızca 127 kişi değil, milyonlar olduğumuzdan haberdar değiller. Tüm bunların sarsılmakta olan iktidarın dehşetinin yansıması olduğunu biliyoruz. Bir insanın temel hakkı olan barınma hakkımız için sokaklardayız ve gayretimizi büyütüyoruz. Vazgeçmeye niyetimiz yok.
BURS VE KREDİLER YÜKSELTİLSİN: Biliyoruz ki: Bunlar “sözde öğrenci” diyenler, bizlere 650 TL’lik geri ödemeli kredilerle geçinmemizi bekleyenlerdir. Bunlar “terörist” diyenler, bizleri 1500 tl kira vermeye mecburî bırakanlardır. Bunların yurdu var diyenler, bizleri yurtsuz bırakanlardır. Bunları söyleyenler vergilerimizle yüksek ve bir kaç maaş birden alanlar, saraylardan geçinme ve tasarruf tekliflerinde bulunanlar, makam araçlarıyla, uçaklarıyla bizlere “650 lira elinize gözünüze dursun” diyenlerdir. Tüm bunlara rağmen, taleplerimiz açık ve nettir: Özel yurtlar kamulaştırılsın, öğrencilere açılsın. Kiralara üst hudut getirilsin. Öğrenci bursları ve kredileri yükseltilsin. Devlet yurtlarının sayısı ve niteliği arttırılsın. Tarikat ve cemaat yurtları kamulaştırılsın. Atıl durumda olan devlet daireleri yurt yapılsın. (HABER MERKEZİ)