Neden eş anlamlısı TDK ?

BanaDediKi

Global Mod
Global Mod
26 Eki 2020
1,681
0
0
“Neden”in Eş Anlamlısı Ne? TDK’nin Kelime Dünyasında Bir Yolculuk

Selam dostlar, geçen gün internette bir kelime ararken kendimi TDK’nin sitesinde buldum. “Neden” kelimesinin eş anlamlısı neymiş diye bakıyordum. Cevap basitti: “Sebep.” Ama sonra düşündüm; bir kelimenin eş anlamlısı yalnızca dilbilgisel bir denk mi, yoksa düşünce biçimimizin, hatta toplumsal bakışımızın bir aynası mı? Erkeklerin “neden”e yaklaşımı ile kadınların “neden”e yüklediği anlam aynı mı acaba? Belki “neden” sorusunu kim sorduğumuz, nasıl düşündüğümüzü de anlatıyordur.

1. Bölüm: TDK ve Dilin Matematiği

Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre “neden” bir soru sözcüğüdür; eş anlamlısı “sebep”tir.

Basit gibi görünüyor ama dildeki hiçbir şey aslında basit değildir.

Erkekler genellikle kelimelere “işlevsel” yaklaşır:

> “Neden = sebep, biri diğerinin yerine geçebilir.”

> Derler ve devam ederler. Çünkü onların zihin yapısı daha veri odaklıdır; tanım netse sorun bitmiştir.

Kadınlar ise kelimenin çağrıştırdığı duyguya odaklanır.

Onlar için “neden” sadece bir soru değil, bir duygunun kapısıdır: “Neden ağlıyorsun?” derken aslında “ne hissettin?” demek isterler.

TDK’deki tanım doğru olabilir ama duygusal derinliği eksik kalır.

Peki sizce bir kelimenin eş anlamlısı, aynı hissi de taşır mı?

2. Bölüm: “Neden” mi “Sebep” mi?

İşte burada işin felsefesi başlıyor.

“Neden” kelimesi soru sormak için kullanılır; bir sorgulama, bir merak, bir arayış vardır.

“Sebep” ise açıklamadır; sonuçtan geriye gidiş, mantık yürütmedir.

Erkek düşüncesi genelde “sebep” merkezlidir. Çünkü o, nedenin cevabını bulmak ister.

Veriyle, kanıtla, mantıkla ilerler.

Bir olay olduğunda erkek şöyle der:

> “Bunun sebebi ne? Hangi faktör etkiledi?”

Kadın düşüncesi ise “neden” kelimesinde takılır.

Çünkü o, cevaptan çok duyguyu arar:

> “Neden öyle davrandı? Acaba kalbini mi kırdım?”

Yani biri sonucu anlamaya, diğeri anlamı hissetmeye çalışır.

Birinde analiz vardır, diğerinde empati.

İkisi de doğrudur ama eksiktir. Çünkü dil hem aklın hem kalbin işidir.

3. Bölüm: Dilin Cinsiyeti Olur mu?

İlginçtir, bazı dillerde kelimelerin cinsiyeti vardır.

Fransızca’da “neden” anlamına gelen “pourquoi” nötr değildir; tonlama bile sorunun duygusunu değiştirir.

Türkçe’deyse dil “tarafsız” görünür ama kullanıcısı değildir.

Bir erkek “neden” derken cevabı hedefler; bir kadın “neden” derken süreci yaşar.

TDK’nin “eş anlamlı” dediği şey belki kağıt üzerinde doğrudur ama pratikte iki farklı düşünme biçimiyle karşılaşır.

Bu noktada şu soruyu sormak istiyorum:

Bir kelimenin anlamı onu kim kullandığına göre değişir mi?

Çünkü erkek için “neden” bir denklem gibidir;

Kadın içinse bir hikâyenin giriş cümlesi.

4. Bölüm: Dildeki Sebep-Sonuç Dengesi

Dil sadece iletişim aracı değil, düşüncenin biçimidir.

Eğer sürekli “sebep” odaklı düşünüyorsak, analitik bir toplum oluruz;

Eğer sürekli “neden” soruyorsak, anlam arayan bir toplum oluruz.

Erkekler genellikle olayların mekanizmasını çözmekten hoşlanır:

> “Elektrik kesildi çünkü kablolar eskiydi.”

> Kadınlar ise olayın insani tarafını düşünür:

> “Elektrik kesildi, çocuklar korkmuştur şimdi.”

Yani “neden” bazen bir mühendislik sorusu, bazen bir anne refleksidir.

İşte bu yüzden dil, yalnızca kelimelerin toplamı değil, değerlerin yansımasıdır.

TDK bir kelimenin tanımını yapabilir, ama o kelimenin yankısını ölçemez.

5. Bölüm: TDK ve Nesnellik – Erkek Zihninin Aynası

TDK’nin dili tanımlama biçimi, aslında erkek düşünme tarzına yakındır: nesnel, ölçülebilir, sistematik.

Bir kelimenin “doğru” karşılığı vardır ve bu sabittir.

Ama hayat sabit değildir; anlam da öyle.

Kadınlar, kelimeleri duygularla esnetir, içini hisle doldurur.

Bir erkek “sebep” der, kadının kulağı “neden” duyar.

Çünkü biri akıl yolundan gider, diğeri kalp yolundan.

Belki de TDK’nin tanımları değil, toplumun onları nasıl kullandığı daha önemlidir.

Bir erkek TDK’ye bakar;

Bir kadın, TDK’nin dışındaki dünyaya.

6. Bölüm: Forumda Fikir Çatışması

Geçenlerde bir dil forumunda biri şöyle yazmıştı:

> “TDK’ye göre eş anlamlı olan kelimeler aynı anlamı taşır. Neden bu kadar derin düşünüyorsunuz?”

> Hemen altına bir kadın kullanıcı yanıt verdi:

> “Çünkü bazen kelimeler aynı şeyi anlatır ama aynı hisse dokunmaz.”

İşte tam da burada iki zihin biçimi çarpıştı.

Biri sistematik; diğeri sezgisel.

Ama ikisi de haklıydı.

Çünkü dil ne sadece bir formül ne de sadece bir his; ikisinin bileşimidir.

Belki de asıl mesele eş anlamlı kelimeleri değil, eş değer düşünceleri bulabilmekte.

Yani hem aklı hem kalbi aynı cümlede konuşturabilmekte.

7. Bölüm: “Neden”in Felsefesi

“Neden” kelimesi bir cümlenin yönünü belirler.

Bir erkek için “neden” bir başlangıçtır; bir kadın için “neden” bir devam.

Erkek, bir şeyin nasıl olduğunu çözmek ister.

Kadın, o şeyin niçin yaşandığını anlamak ister.

TDK açısından fark yok; ama düşünce açısından uçurum var.

Erkek düşüncesi sonuç odaklıdır, kadın düşüncesi süreç odaklı.

Bu yüzden aynı “neden” sorusu, iki farklı hikâye başlatır.

Peki sizce TDK “eş anlamlı” derken gerçekten aynı anlamdan mı bahsediyor, yoksa aynı kökten mi?

8. Bölüm: Sonuç Yerine – Kelimelerin Kalbi Var mı?

“Neden” ve “sebep” TDK’ye göre eş anlamlı olabilir.

Ama insan zihni sözlük kadar sade çalışmaz.

Erkek aklı veriye, kadın kalbi sezgiye yaslanır.

Erkek “sebep-sonuç” zinciri kurar, kadın “neden-his” bağı kurar.

Ve ikisi birleştiğinde, dil anlam kazanır.

Belki de asıl “neden” şudur:

Kelimeler sadece cümle kurmak için değil, köprü kurmak içindir.

Bir kelimenin eş anlamlısı olabilir ama eş duygulusu olmaz.

Şimdi size soruyorum forum ahalisi:

Sizce “neden” ile “sebep” aynı mı?

Yoksa biri düşünürken, diğeri hisseder mi?

Ve daha önemlisi, dilin kalbinde mi yaşıyoruz, yoksa sadece sözlüğünde mi?