Kaç Kere Yemin Ettim Şarkısını Kim Söylüyor? Bir Şarkının İnsan Hikâyeleriyle Buluşması
Forumdaşlar, bugün size hem kulağa tanıdık gelen bir şarkının hem de onun etrafında şekillenen küçük bir hayat hikâyesini anlatmak istiyorum. Hepimizin en az bir kez duyduğu, belki de kalbimizin en kırılgan yerinde yankı bulmuş olan o söz: *“Kaç kere yemin ettim...”* İşte ben bu şarkıyı sadece bir melodi olarak değil, insanların hayata, aşka ve kendilerine verdikleri sözlerin öyküsü olarak görüyorum.
Bir Akşamüstü ve Çalan Şarkı
Bir akşamüstüydü… İstanbul’un kalabalığından sıyrılıp küçük bir kafede oturmuştum. Çayım önümdeydi, dışarıda hafif yağmur serpiştiriyordu. Derken kafede çalmaya başladı bu şarkı: *Kaç kere yemin ettim…* O anda masadaki herkesin yüzünde küçük bir kıpırtı oldu. Kimisi gözlerini uzaklara dikti, kimisi dudaklarını bükerek mırıldandı. O an fark ettim ki bu şarkı, her birimizin farklı yaralarına dokunuyor.
Masadaki iki arkadaşım vardı: Emre ve Elif. İşte onların yaklaşımı bu şarkıya bakışımı tamamen değiştirdi.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların İlişkisel Yaklaşımı
Emre, şarkıyı duyar duymaz, “Abi bu parçayı söyleyen kimdi? Net bilgi lazım. Hayatımda bazı sözler verdim, onları hatırlatıyor bana. Ama işi duygusal kısmına değil, mantık tarafına bağlamak istiyorum.” dedi. Onun için mesele, şarkıyı kimin söylediğini bulmak ve bilgiyi cebine koymaktı. Erkeklerin çoğu zaman yaptığı gibi: çözüm odaklı, net, kesin sonuç isteyen bir yaklaşım.
Elif ise bambaşka bir pencereden baktı. Şarkıyı duyunca gözleri doldu, “Bu sözleri kim söylerse söylesin, aslında hepimiz birine ya da kendimize yemin etmedik mi? Ve o yeminleri bozmaktan doğan acıyı yaşamadık mı?” dedi. Onun için mesele şarkının sahibi değil, şarkının taşıdığı duyguydu. Kadınların çoğu zaman yaptığı gibi: empatik, ilişkisel ve kalbin derinliklerine dokunan bir yaklaşım.
İşte tam bu noktada fark ettim: Bir şarkının kime ait olduğu sorusu, aslında insanların dünyaya nasıl baktığının da küçük bir aynası.
Bir Yemin ve Bir Hikâye
Size başka bir hikâye anlatmak istiyorum. Üniversite yıllarında tanıdığım bir çift vardı: Serkan ve Aylin. İkisi de deli dolu, gençliğin heyecanıyla dolu iki insandı. Serkan, ilişkilerde stratejik düşünen, planlar yapan, söz verdi mi tutmaya çalışan biriydi. Aylin ise her şeyi kalbiyle yaşayan, en ufak bir söze bile tüm duygusunu bağlayan bir insandı.
Bir gün büyük bir kavga ettiler. Serkan sinirle, “Bitti bu iş! Kaç kere yemin ettim, bir daha dönmeyeceğim.” dedi. Aylin ise ağlarken sadece şu cümleyi kurabildi: “Senin yeminlerin benim kalbimi her defasında paramparça ediyor.”
O an işte bu şarkının sözleri gibi hayatın içindeydiler. Serkan’ın stratejik yaklaşımı bir çözüm gibi görünse de, Aylin’in empatik ve ilişkisel bakışı, olayın özünü gösteriyordu. Yeminler aslında sadece ağızdan çıkan sözler değil; bir kalbin dayanıklılığını ölçen sınavlardı.
Şarkının Sahibi mi, Taşıdığı Duygu mu?
Şimdi gelelim merak edilen asıl soruya: *Kaç Kere Yemin Ettim* şarkısını kim söylüyor? Elbette cevap belli, araştırınca bulmak kolay. Ama mesele gerçekten bu mu?
Emre için evet. Çünkü onun için bilgi, kontrol demekti. Bilmek, kafasında net bir kutuya koymak anlamına geliyordu.
Elif içinse hayır. Onun için mesele, şarkının dokunduğu yaraydı. Kimin söylediği, hangi albümde çıktığı ikinci plandaydı.
Belki de bu yüzden şarkılar, kadınlarla erkekler arasında köprü oluyor. Erkekler bilgiyi bulup işaretlemek isterken, kadınlar o bilginin yarattığı duyguyu paylaşmak istiyor.
Forumdaşlara Açık Bir Soru
Benim aklıma takılan şey şu: Bu şarkı sadece bir sanatçının sesiyle hayat bulmuyor, aslında hepimizin içindeki kırık sözlerle yaşıyor. Hepimiz birine, bir şeye “yemin ettik” ve dönüp dolaşıp o yemini bozduk. İşte o anda bu şarkı kulaklarımızda çalıyor gibi oluyor.
Siz hiç düşündünüz mü?
* Bir şarkının kime ait olduğunu bilmek mi daha önemli, yoksa şarkının sizde bıraktığı his mi?
* Erkeklerin çözüm odaklı netliği mi, kadınların empatik yaklaşımı mı hayatı daha anlamlı kılıyor?
* Ve en önemlisi, kaç kere yemin ettiniz, bozdunuz, yeniden başladınız?
Son Söz Yerine
Benim için *Kaç Kere Yemin Ettim*, yalnızca bir şarkı değil. İnsanların kendi içlerindeki çelişkilerle, sözlerle, kırık kalplerle yüzleşme biçimi. Kimin söylediğini bilmek elbette merak uyandırıyor ama şarkının asıl gücü, herkesin hayatında bir karşılık bulmasında.
Şimdi top sizde forumdaşlar. Bu şarkı size neyi hatırlatıyor? Yeminlerinizi, kırık sözlerinizi, ya da belki hiç unutamadığınız birini? Gelin, bu hikâyeyi hep birlikte büyütelim.
Forumdaşlar, bugün size hem kulağa tanıdık gelen bir şarkının hem de onun etrafında şekillenen küçük bir hayat hikâyesini anlatmak istiyorum. Hepimizin en az bir kez duyduğu, belki de kalbimizin en kırılgan yerinde yankı bulmuş olan o söz: *“Kaç kere yemin ettim...”* İşte ben bu şarkıyı sadece bir melodi olarak değil, insanların hayata, aşka ve kendilerine verdikleri sözlerin öyküsü olarak görüyorum.
Bir Akşamüstü ve Çalan Şarkı
Bir akşamüstüydü… İstanbul’un kalabalığından sıyrılıp küçük bir kafede oturmuştum. Çayım önümdeydi, dışarıda hafif yağmur serpiştiriyordu. Derken kafede çalmaya başladı bu şarkı: *Kaç kere yemin ettim…* O anda masadaki herkesin yüzünde küçük bir kıpırtı oldu. Kimisi gözlerini uzaklara dikti, kimisi dudaklarını bükerek mırıldandı. O an fark ettim ki bu şarkı, her birimizin farklı yaralarına dokunuyor.
Masadaki iki arkadaşım vardı: Emre ve Elif. İşte onların yaklaşımı bu şarkıya bakışımı tamamen değiştirdi.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların İlişkisel Yaklaşımı
Emre, şarkıyı duyar duymaz, “Abi bu parçayı söyleyen kimdi? Net bilgi lazım. Hayatımda bazı sözler verdim, onları hatırlatıyor bana. Ama işi duygusal kısmına değil, mantık tarafına bağlamak istiyorum.” dedi. Onun için mesele, şarkıyı kimin söylediğini bulmak ve bilgiyi cebine koymaktı. Erkeklerin çoğu zaman yaptığı gibi: çözüm odaklı, net, kesin sonuç isteyen bir yaklaşım.
Elif ise bambaşka bir pencereden baktı. Şarkıyı duyunca gözleri doldu, “Bu sözleri kim söylerse söylesin, aslında hepimiz birine ya da kendimize yemin etmedik mi? Ve o yeminleri bozmaktan doğan acıyı yaşamadık mı?” dedi. Onun için mesele şarkının sahibi değil, şarkının taşıdığı duyguydu. Kadınların çoğu zaman yaptığı gibi: empatik, ilişkisel ve kalbin derinliklerine dokunan bir yaklaşım.
İşte tam bu noktada fark ettim: Bir şarkının kime ait olduğu sorusu, aslında insanların dünyaya nasıl baktığının da küçük bir aynası.
Bir Yemin ve Bir Hikâye
Size başka bir hikâye anlatmak istiyorum. Üniversite yıllarında tanıdığım bir çift vardı: Serkan ve Aylin. İkisi de deli dolu, gençliğin heyecanıyla dolu iki insandı. Serkan, ilişkilerde stratejik düşünen, planlar yapan, söz verdi mi tutmaya çalışan biriydi. Aylin ise her şeyi kalbiyle yaşayan, en ufak bir söze bile tüm duygusunu bağlayan bir insandı.
Bir gün büyük bir kavga ettiler. Serkan sinirle, “Bitti bu iş! Kaç kere yemin ettim, bir daha dönmeyeceğim.” dedi. Aylin ise ağlarken sadece şu cümleyi kurabildi: “Senin yeminlerin benim kalbimi her defasında paramparça ediyor.”
O an işte bu şarkının sözleri gibi hayatın içindeydiler. Serkan’ın stratejik yaklaşımı bir çözüm gibi görünse de, Aylin’in empatik ve ilişkisel bakışı, olayın özünü gösteriyordu. Yeminler aslında sadece ağızdan çıkan sözler değil; bir kalbin dayanıklılığını ölçen sınavlardı.
Şarkının Sahibi mi, Taşıdığı Duygu mu?
Şimdi gelelim merak edilen asıl soruya: *Kaç Kere Yemin Ettim* şarkısını kim söylüyor? Elbette cevap belli, araştırınca bulmak kolay. Ama mesele gerçekten bu mu?
Emre için evet. Çünkü onun için bilgi, kontrol demekti. Bilmek, kafasında net bir kutuya koymak anlamına geliyordu.
Elif içinse hayır. Onun için mesele, şarkının dokunduğu yaraydı. Kimin söylediği, hangi albümde çıktığı ikinci plandaydı.
Belki de bu yüzden şarkılar, kadınlarla erkekler arasında köprü oluyor. Erkekler bilgiyi bulup işaretlemek isterken, kadınlar o bilginin yarattığı duyguyu paylaşmak istiyor.
Forumdaşlara Açık Bir Soru
Benim aklıma takılan şey şu: Bu şarkı sadece bir sanatçının sesiyle hayat bulmuyor, aslında hepimizin içindeki kırık sözlerle yaşıyor. Hepimiz birine, bir şeye “yemin ettik” ve dönüp dolaşıp o yemini bozduk. İşte o anda bu şarkı kulaklarımızda çalıyor gibi oluyor.
Siz hiç düşündünüz mü?
* Bir şarkının kime ait olduğunu bilmek mi daha önemli, yoksa şarkının sizde bıraktığı his mi?
* Erkeklerin çözüm odaklı netliği mi, kadınların empatik yaklaşımı mı hayatı daha anlamlı kılıyor?
* Ve en önemlisi, kaç kere yemin ettiniz, bozdunuz, yeniden başladınız?
Son Söz Yerine
Benim için *Kaç Kere Yemin Ettim*, yalnızca bir şarkı değil. İnsanların kendi içlerindeki çelişkilerle, sözlerle, kırık kalplerle yüzleşme biçimi. Kimin söylediğini bilmek elbette merak uyandırıyor ama şarkının asıl gücü, herkesin hayatında bir karşılık bulmasında.
Şimdi top sizde forumdaşlar. Bu şarkı size neyi hatırlatıyor? Yeminlerinizi, kırık sözlerinizi, ya da belki hiç unutamadığınız birini? Gelin, bu hikâyeyi hep birlikte büyütelim.