Cumartesi Annesi Hanife Yıldız gözaltına alındı Türkiye İnsan Vakfı ve İnsan Hakları Derneği, 17-31 Mayıs Milletlerarası Gözaltında Kayıplara Karşı Çaba Haftası kapsamında İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız gözaltına alındı. Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın Çağlayan Karakolu’na gdolayıldüğü öğrenildi.
Açıklamada kullandığı tabirler gözaltı öne sürülen nedeni olarak gösterilen Hanife Yıldız, konuşmasında şunları söylemişti:
“Düşünün ki kayıpların 27. yılındayız, Galatasaray Lisesi önündeki yerimiz bize yasaklanmış. Biz de adalet var diye adaletin önüne gelmişiz. Adalet var lakin adalet adaletsizlerin elinde. Nasıl var olacak? Adalet lakin adaletlilerin elinde olursa adalet olur. Bizim kayıp sıkıntımız da çözülür, akıbetleri de açıklanır. Buradan valiye mi seslensem, bu Süslü Sülo’ya mı seslensem? Süslü Sülo, sen bu yasaklarınla bir gün sen de o yasağa uğrayacaksın. Vali efendi de bir an evvel yerimizi açsın. Biz kimseye bir iftira, bir palavra, hele de ben… Ben evladımı bu devlete güvenlik güçlerine güvenerek verdim. Şayet ki nitekim savcılar var ise ya… Daima söylenen lafı söyleyeyim. Ben karakola gittim. Şah İsmail Öztürk dedi ki, ‘Vallahi Tahir Şerbetçi olmasaydı ben Murat’ı gdolayır getirirdim, burnu bile kanamazdı.’ Pekala bunu ben mi soracağım yoksa önünde olduğumuz savcılar yargıçlar mi soracak.”(HABER MERKEZİ)
23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız gözaltına alındı. Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın Çağlayan Karakolu’na gdolayıldüğü öğrenildi.
Açıklamada kullandığı tabirler gözaltı öne sürülen nedeni olarak gösterilen Hanife Yıldız, konuşmasında şunları söylemişti:
“Düşünün ki kayıpların 27. yılındayız, Galatasaray Lisesi önündeki yerimiz bize yasaklanmış. Biz de adalet var diye adaletin önüne gelmişiz. Adalet var lakin adalet adaletsizlerin elinde. Nasıl var olacak? Adalet lakin adaletlilerin elinde olursa adalet olur. Bizim kayıp sıkıntımız da çözülür, akıbetleri de açıklanır. Buradan valiye mi seslensem, bu Süslü Sülo’ya mı seslensem? Süslü Sülo, sen bu yasaklarınla bir gün sen de o yasağa uğrayacaksın. Vali efendi de bir an evvel yerimizi açsın. Biz kimseye bir iftira, bir palavra, hele de ben… Ben evladımı bu devlete güvenlik güçlerine güvenerek verdim. Şayet ki nitekim savcılar var ise ya… Daima söylenen lafı söyleyeyim. Ben karakola gittim. Şah İsmail Öztürk dedi ki, ‘Vallahi Tahir Şerbetçi olmasaydı ben Murat’ı gdolayır getirirdim, burnu bile kanamazdı.’ Pekala bunu ben mi soracağım yoksa önünde olduğumuz savcılar yargıçlar mi soracak.”(HABER MERKEZİ)