20 hastayla ilgilenen hemşire, takviye isteyince kınama cezası aldı İzmir Türkan Özilhan Devlet Hastanesi Dahiliye Kısmı’nda tıpkı gecede 4’ü ağır bakımda olan 20 hastaya bakan H.P. isimli hemşireye takviye istediği için hastane idaresi tarafınca “emir ve nazaranvlerin tam ve vaktinde yapılması konusunda kusurlu davranmak” nedeni öne sürülerek ‘kınama’ cezası verildi.
İzmir Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’nde nazaranvli hemşire H.P., 25 Kasım Perşembe günü saat 08.00’de dahiliye kısmında nöbete başladı. H.P. hemşire, 16.30 sıralarında denetim için gelen klinik şefi S.B.D.’ye servisinde durumu makûs ve orta olan 2 hastasının bulunduğunu iletti. H.P., klinik şefi S.B.D.’nin de yönlendirmesiyle nöbetçi süpervizör B.Y.’yi arayarak dayanak istedi fakat olumsuz karşılık aldı.
H.P. tıpkı gece 20.40 ve 20.50’de ağır bakımda yer olmadığı sebebi öne sürülerek durumu makûs olan 2 hastanın daha dahiliye kısmına alınması üzerine durumu süpervizör B.Y.’ye bildirdi. 23.10’da hastalardan T.G.’nin durumu ağırlaşırken, bir öteki hasta Z.K. saat 04.30’da vefat etti.
VAZİFE ÜNİTESİ DEĞİŞTİRİLDİ
Hemşire H.P., nöbet müddetinde yaşadıklarını tutanak altına alıp imzalayıp hastane idaresine bildirdi. Öteki taraftan H.P. hemşire hakkında da birebir gün süpervizör B.Y. tarafınca tutanak tutuldu. Bu tutanağı pahalandıran hastane idaresi, “Emir ve bakılırsavlerin tam ve vaktinde yapılması, vazife mahallinde kurumlarca belirlenen yordam ve asılların yerine getirilmesi, bakılırsavle ilgili resmi evrak, araç gereçlerin korunması ve kullanılması bakımından kusurlu davranmak” sebebi öne sürülerek hemşire H.P.’ye kınama cezası verdi. Ayrıyeten H.P’nin dahiliye olan misyon ünitesi de ağır bakım olarak değiştirildi.
‘SEN ÇALIŞMAK MI İSTEMİYORSUN?’
H.P. hemşire nöbet gecesi yaşananlarla ilgili savunmasını yazdığı tutanakta süpervizör B.Y.’nin dayanak talebine, “Klinik şefi ne karışıyormuş ki. Her nöbetinde takviye istemişsin sen çalışmak mı istemiyorsun?’ diye karşılık verdiğini kayıt altına aldı.
‘SARI SENDİKANIN MÜDAHALESİYLE HUZUR BOZULDU’
Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’nde yaşanan olayla ilgili konuşan Birlik Sıhhat Sen Genel Lideri Ahmet Doğruyol, kamu hastanelerinde eşitlik, adalet ve liyakatten uzaklaşıldığını söylemiş oldu. Doğruyol, şunları söylemiş oldu:
“Buradaki problemin temelinde bir amirin, bir memuru sevip sevmemesi vardır. Bir hemşireyi sevebilirsiniz ya da sevmeyebilirsiniz. Hizmet sunumunun yapıldığı bir kamu kurumunda kimse kimseyi sevmek zorunda değildir. Herkes kendi bakılırsav tarifi içerisinde nazaranvini yapmak zorundadır. Bir hemşireye, ‘Ölüm riski taşıyan hastaya niye baktın? Öteki hastaların tedavisini niye geciktirdin?’ diye ceza verilebilir mi? Maalesef son senelerda Sıhhat Bakanlığı’nda vazife yapan yönetimci arkadaşlarımızın kontratlı olması, siyasalların ve hükümet yanlısı sarı sendikanın baskısını getirmiştir. Sıhhat Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarımızda yolunda giden tren raydan çıkmıştır. Gerek siyasetin gerekse hükümete yakın sarı sendikanın müdahalesiyle sıhhat kurumlarımızda çalışma huzuru bozulmuş, tabibinden hemşiresine bir hayli çalışanımız, kamudan özel hastanelere ya da yurt dışına kaçma uğraşındadır.”
‘TEDAVİLERİN GECİKMESİNİN SEBEBİ YETKİLİLERDİR’
Standart bir serviste bir hemşirenin sekiz hastaya bakması gerekirken, 4’ü ağır bakım hastası 20 hastaya baktırıyorsunuz. Servis şefi ve hemşire arkadaşımız tekraren hemşire istiyor, vermiyorsunuz. Ağır bakım hastalarıyla daha epeyce vakit geçirmek zorunda kalan hemşireye inceleme başlatıp ceza veriyorsunuz. Ne güzel! Bu kamu kurumları kimsenin babasının çiftliği değil, devletin kurumlarıdır. Siz bugün o kurumlarda yönetimci olabilirsiniz. İki ağır bakım hastasına bir hemşire bakması gerekirken 4 ağır bakım hastası ve 16 servis hastasına nasıl bir hemşireye baktırırsınız? Bir kısım hemşire onun yakını bunun tanıdığı diye hemşirelik bile yapmazken, misyonunu yapan hemşirelere bunu yapmak insafsızlık ve vicdansızlıktır. O kurumda tedavilerin gecikmesinin niçini hemşire değil, yönetimde bakılırsav yapan, servise hemşire vermeyen yetkililerdir.” (ANKA)
İzmir Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’nde nazaranvli hemşire H.P., 25 Kasım Perşembe günü saat 08.00’de dahiliye kısmında nöbete başladı. H.P. hemşire, 16.30 sıralarında denetim için gelen klinik şefi S.B.D.’ye servisinde durumu makûs ve orta olan 2 hastasının bulunduğunu iletti. H.P., klinik şefi S.B.D.’nin de yönlendirmesiyle nöbetçi süpervizör B.Y.’yi arayarak dayanak istedi fakat olumsuz karşılık aldı.
H.P. tıpkı gece 20.40 ve 20.50’de ağır bakımda yer olmadığı sebebi öne sürülerek durumu makûs olan 2 hastanın daha dahiliye kısmına alınması üzerine durumu süpervizör B.Y.’ye bildirdi. 23.10’da hastalardan T.G.’nin durumu ağırlaşırken, bir öteki hasta Z.K. saat 04.30’da vefat etti.
VAZİFE ÜNİTESİ DEĞİŞTİRİLDİ
Hemşire H.P., nöbet müddetinde yaşadıklarını tutanak altına alıp imzalayıp hastane idaresine bildirdi. Öteki taraftan H.P. hemşire hakkında da birebir gün süpervizör B.Y. tarafınca tutanak tutuldu. Bu tutanağı pahalandıran hastane idaresi, “Emir ve bakılırsavlerin tam ve vaktinde yapılması, vazife mahallinde kurumlarca belirlenen yordam ve asılların yerine getirilmesi, bakılırsavle ilgili resmi evrak, araç gereçlerin korunması ve kullanılması bakımından kusurlu davranmak” sebebi öne sürülerek hemşire H.P.’ye kınama cezası verdi. Ayrıyeten H.P’nin dahiliye olan misyon ünitesi de ağır bakım olarak değiştirildi.
‘SEN ÇALIŞMAK MI İSTEMİYORSUN?’
H.P. hemşire nöbet gecesi yaşananlarla ilgili savunmasını yazdığı tutanakta süpervizör B.Y.’nin dayanak talebine, “Klinik şefi ne karışıyormuş ki. Her nöbetinde takviye istemişsin sen çalışmak mı istemiyorsun?’ diye karşılık verdiğini kayıt altına aldı.
‘SARI SENDİKANIN MÜDAHALESİYLE HUZUR BOZULDU’
Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’nde yaşanan olayla ilgili konuşan Birlik Sıhhat Sen Genel Lideri Ahmet Doğruyol, kamu hastanelerinde eşitlik, adalet ve liyakatten uzaklaşıldığını söylemiş oldu. Doğruyol, şunları söylemiş oldu:
“Buradaki problemin temelinde bir amirin, bir memuru sevip sevmemesi vardır. Bir hemşireyi sevebilirsiniz ya da sevmeyebilirsiniz. Hizmet sunumunun yapıldığı bir kamu kurumunda kimse kimseyi sevmek zorunda değildir. Herkes kendi bakılırsav tarifi içerisinde nazaranvini yapmak zorundadır. Bir hemşireye, ‘Ölüm riski taşıyan hastaya niye baktın? Öteki hastaların tedavisini niye geciktirdin?’ diye ceza verilebilir mi? Maalesef son senelerda Sıhhat Bakanlığı’nda vazife yapan yönetimci arkadaşlarımızın kontratlı olması, siyasalların ve hükümet yanlısı sarı sendikanın baskısını getirmiştir. Sıhhat Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarımızda yolunda giden tren raydan çıkmıştır. Gerek siyasetin gerekse hükümete yakın sarı sendikanın müdahalesiyle sıhhat kurumlarımızda çalışma huzuru bozulmuş, tabibinden hemşiresine bir hayli çalışanımız, kamudan özel hastanelere ya da yurt dışına kaçma uğraşındadır.”
‘TEDAVİLERİN GECİKMESİNİN SEBEBİ YETKİLİLERDİR’
Standart bir serviste bir hemşirenin sekiz hastaya bakması gerekirken, 4’ü ağır bakım hastası 20 hastaya baktırıyorsunuz. Servis şefi ve hemşire arkadaşımız tekraren hemşire istiyor, vermiyorsunuz. Ağır bakım hastalarıyla daha epeyce vakit geçirmek zorunda kalan hemşireye inceleme başlatıp ceza veriyorsunuz. Ne güzel! Bu kamu kurumları kimsenin babasının çiftliği değil, devletin kurumlarıdır. Siz bugün o kurumlarda yönetimci olabilirsiniz. İki ağır bakım hastasına bir hemşire bakması gerekirken 4 ağır bakım hastası ve 16 servis hastasına nasıl bir hemşireye baktırırsınız? Bir kısım hemşire onun yakını bunun tanıdığı diye hemşirelik bile yapmazken, misyonunu yapan hemşirelere bunu yapmak insafsızlık ve vicdansızlıktır. O kurumda tedavilerin gecikmesinin niçini hemşire değil, yönetimde bakılırsav yapan, servise hemşire vermeyen yetkililerdir.” (ANKA)